Ö harfi ile başlayan deyimler ve anlamları

Ö harfi ile başlayan deyimler ve anlamları
Ö harfi ile başlayan deyimler ve deyimlerin anlamları, örnek cümleler hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Öbür dünya : Ölümden sonra ruhun başka bir biçimde yasayacağına inanılan âlem; ahret; öteki dünya.
Ödev bilmek (saymak) (bir şeyi) : Bir şey yapmayı, yerine getiri si zorunlu bir iş olarak kabul etmek.
Ödü bokuna karışmak: Çok korkmak
Ödü kopmak (patlamak) : Çok korkmak
Ödünü koparmak (patlatmak) : Bir kimseyi çok korkutmak.
Ödün vermek : Kimi hak ve koşullardan vazgeçerek uzlaşma olanağı sağlamak; taviz vermek.
Öfkesini (birinden, bir şeyden) almak (çıkarmak): öfkeli kişi haksız yere bir başkasına çatmak ya da olmayacak bir şey yaparak rahatla maya çalışmak
Öğle üstü (üzeri) : Öğle vaktinde, öğle sularında.
Öğüt almak (birinden): Yol göstermesi için birinin görüşüne başvur mak
Öğüt tutmak : Verilen öğütlere uymak

Öğüt vermek (birine): Ona yapması veya yapmaması gereken işler hakkında yol göstermek
Öküz(ün) arlında buzağı aramak: Akla aykırı bahanelerle suç ve suç lu aramak.
Öküz trene bakar gibi bakmak (bir şeye) : Ona aptal aptal, bir şey anlamadan bakmak.
Ölçüyü kaçırmak: Davranışlarda ya da yiyip içmekte aşırıya gitmek, sınırı aşmak.
Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek) : Umutsuz, boşu boşuna bir bekleyişi anlatmak için kutlanılır.
Ölü gözü gibi: Sönük, fersiz (ışık).
Ölüm Allah’ın emri: -1. “Herkes ölecek, ölmek kaçınılmazdır.” -2. “Bir işi yapmak için Ölümü bile göze almak ölümden korkmamak gere kir.” anlamında.
Ölüm dirim (kalım) meselesi: Hayati önemi olan sorun.
Ölüm dirim (kalım) savaşı: Yok olmamak için girişilen savaş, müca dele.
Ölüm döşeğinde : “O, ağır hasta, Ölmek üzere” anlamında.

Ölü mevsim: İşin veya alışverişin durgun olduğu lamm
Ölüm fermanı: Bir kimsenin mutlaka ölmesi gerelctiğiri belirten iş, ha reket.
Ölümle burun buruna gelmek : Ölüme yol açabilecek tehlikeli bir du rumda karşılaşmak.
Ölümlü dünya: Sonunda herkesin öleceği bu dünya.
Ölümlük dirimlik ; Hem yasamaya, hem de cenaze masrafına yete cek kadar (para).
Ölüm sessizliği: Derin sessizlik.
Ölümüne susamak, (ölümüne koşmak) : Ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli davranışta bulunmak. (Kars. Belasını aramak, eceline susamak.)
Ölüp ölüp dirilmek : -1. Çok acı, sıkıntı çekmek. -2. Çok ağır bir hasta lık geçirmek.
Ölür müsün, öldürür müsün? : Ters, kötü bir durum karşısında çare sizliği, ikircikli durumu anlatmak İçin kullanılır.
Ölüsünü öpeyim (göreyim) (birinin): Bir şeyin doğruluğunu kanıtla mak için “yalama (şu yakınım) ölsün!” anlamında kullanılır.

Ömrü billah : Hiçbir zaman.
Ömrüne bereket: “ömrü uzun olsun’ anlamında teşekkür sözü.
Ömrü vefa etmemek: Amacına erişemeden ölmek.
Ömür adam : -1. Hoş, beğenilen kimse. -2. Gülünç, tuhaf kimse. .,
Ömür çürütmek : -1. Bir işe uzun zaman emek vermiş olmak. -2. Bo şuna zaman geçirmiş olmak.
Ömür sürmek : -1. İyi ve rahat koşullarda yaşamak. -2. Belli koşullar da ya da belirli bir süre içinde yaşamak.
Ömür törpüsü : -1. Uzun, yorucu, sıkıntılı iş. -2. Yoran, bıktıran kimse.
Ön ayak etmek (birini) : Bir işe birisinin başlamasını ya da girişmesi ni sağlamak.
Ön ayak olmak : Bir işin başlatıcısı ve yol göstericisi olmak, başkaları nı ardından sürüklemek.
Önce can, sonra canan: “Bencil insanlar, Önce kendilerini sonra sev diklerini ve yakınlarını düşünür.” anlamında.

Önde gelmek :Ön sırada yer almak ; önemli, üstün olmak; başta gel mek.
Öne almak (birini, bir şeyi) : Bîr kimseye veya bir şeye, diğerlerinden daha Önemli sayarak tarnan ve sıra bakımından öncelik tanımak
Önden yürümek : -1. Kılavuzluk etmek, yot göster mek.
Önem vermek (bir şeye, birine): Ona değar vererek üstünde dur mak, onu önemli saymak
Öne sürmek: -1. Bir düşünce, sav ileri sürmek. -2. Bir iş için birini önermek, onun daha iyi yapacağını belirtmek.
Önlem almak: Tehlikeli olabilecek bir durumun önüne geçmek, bir amacı gerçekleştirmek için birtakım çarelere başvurmak; tedbir al mak.
Önunda ardında (arkasında) dolaşmak : Yanından ayrılmamak, ısrar la takip etmek, onunla birlikte olmaya çalışmak.
Önüne bir kemik atmak: Küçük bir çıkar karşılığı aşağılık birini sustur mak,
Önüne çıkmak: *1. Bir kimsenin karşısına çıkmak. -2. Yolunu kesmek.
Önüne dikilmek : -1. Gelip karşısında durmak. -2. Engel olmak istedi ğini söz ve davranışlarıyla göstermek.

Önüne düşmek : -1. Bir kimsenin önünde yürümek. -2. Bir kimseye kı lavuzluk etmek
Önüne geçmek : -1. Yolunu kesmek. -2. Engellemek, önlemek.
Önüne gelen : Karşısına çıkan, olur olmaz, rasgele (kişi veya şey).
Önüne katmak (birini): Onu önünden yürütöp ardından gitmek veya koşmak.
Önünü almak (bir şeyin): Onu önlemek, engellemek.
Önünü ardını düşünmemek: Sonucun ne olacağını hesaplamamak.
Önünü kesmek: Yolunu kesmek, ilerlemesine engel olmak.
Öp babanın elini: Beklenmeyen bir durum karşısında “Şimdi ne yapa cağız?” anlamında kul anılır.
Öperken ısırmak: İyilik yapar gibi görünüp aslında kötülük yapmak.
Öpüp (de) başına koymak: -1. İçinde bulunulan durumu minnetle, memnunlukla kabul etmek. -2. Büyük saygı göstermek.
Örnek almak (birini, bir şeyi) : -1. Bir başkasının iyi ya da kötü olan davranışlarını benimseyip tıpkı onun gibi davranmak. -2. Bir şeyden kendisi İçin olumlu bir ders çıkarmak.
Örnek olmak (birine): Davranış ve sözleriyle başkalarını iyi ya da kö tü yönden etkilemek.
Örtbas etmek (bir şeyi) : Duyulmaması istenilen bir durumu başka türlü göstererek kapatmak.

1230
711
302
130
134
435
635
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
1 Yorum