Kürk Mantolu Madonna kitap özeti
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'yı Ikinci kez askerlik Yaptığı Büyükdere 'de çadırda yazmış ettik günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmış, romanı yazdığı günlerde attan düşüp Sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam Etmiştir. Kitap Türkiye'de popüler olduktan sonra tiyatro ve sinemaya uyarlanmıştır.
Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok , Sabahattin Ali'nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna 'yı ilk önce bir öykü olarak yazdım dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde yerleştirmeyi ve öykmenin ilk şekli de onun görüşlerini dile getirdi.
Kürk Mantolu Madonna Romanının Konusu
Kitap, Rasim adlı karakterin iş bulması ile başlar. Ancak romanın esas konusu Rasim’in iş yerinde aynı odayı paylaştığı Raif Efendi’nin Almanya’da yaşadıklarıdır. Raif Efendi’nin her gün okuduğu siyah kaplı defteri okumaya başlayan Rasim üzerinden esas hikayeyi öğreniriz. Raif Efendi, babasının isteği üzerine Almanya’ya gider. Almanya’da gittiği resim sergisinde bir kadın portresini görür ve bu resimden çok etkilenir. Kürk Mantolu Madonna romanı Raif Efendi’nin resimde gördüğü kadın olan Maria Puder ile tanışmasını ve birbirlerine aşık olmalarını konu alır.
Kürk Mantolu Madonna Romanının Özeti
Kürk Mantolu Madonna romanı Rasim’in işsiz kalmasını anlatarak başlar. Birçok yere başvurur ancak olumlu yanıt alamaz. Eski bir arkadaşı olan Hamdi Bey, Rasim’in iş sıkıntısını çözer ve Raif Efendi ile aynı odayı paylaşacağı işi verir. Raif Efendi’nin sessizliği, hal ve hareketleri Rasim’in ilgisini çeker. Ancak Raif Efendi ile arasındaki mesafeyi bir türlü kıramaz. Raif Efendi’yi diğer çalışanlara sorduğunda ise işe yarar cevaplar alamaz. Herkes Raif Efendi’nin sessiz biri olduğunu söyler. Rasim, Raif Efendi ile ne kadar konuşmaya çalışsa da bu denemeleri birkaç cümleden öteye gitmez. Raif Efendi’nin ara sıra çekmecesinden çıkarıp okuduğu siyah kaplı defteri Rasim’in ilgisini çeker. Raif Efendi, Rasim’in defter ile ilgili sorusunu önemli bir şey değil diyerek geçiştirir. Bu cevap Rasim’i tatmin etmez.
Raif Efendi hastalığı yüzünden uzun süre işe gelemez. Hamdi Bey, biriken işleri Raif Efendi’nin evine göndermek ister. Rasim işleri alarak tarif üzerine Raif Efendi’nin evinin yolunu tutar. Eve girdiğinde Raif Efendi’nin ailesi ile tanışır ve Raif Efendi’nin ev halkı tarafından ezildiğini anlar. Raif Efendi çok hastadır. Öleceğini anlayan Raif Efendi, Rasim’den iş yerindeki eşyalarını ister. Rasim bu isteğini yerine getirir. Bu eşyalar arasında siyah kaplı defterde vardır. Raif Efendi, Rasim’den defteri yakmasını ister. Ancak defterde yazanları çok merak eden Rasim, defteri okumak için Raif Efendi’den izin alır ve kaldığı kiralık odaya giderek zaman kaybetmeden siyah kaplı defteri okumaya koyulur. Romanın esas hikayesi buradan sonra başlar.
Raif Efendi Havran'da sessiz sakin bir çocuk olarak hayatını sürdürür. I. Dünya Savaşı sonrası işgal güçlerinin Anadolu’yu işgal ettikleri dönemde İstanbul’a okumak için gider. Ancak babası Raif’in Almanya’ya gitmesini ve sabun üretimi ile ilgili her şeyi öğrenmesini ister. Okuduğu romanların etkisi ile büyüyen Raif, hayalini kurduğu Avrupa’ya gitmek için yakaladığı bu fırsatı hiç düşünmeden değerlendirir ve Almanya’ya gider. Burada bir pansiyona yerleşir ve babasının isteği üzerine sabun fabrikasında işe başlar.
Sabun fabrikasındaki işine gün geçtikçe daha az gitmeye başlayan Raif, tüm gününü Almanya’nın farklı yerlerini gezerek geçirir. Yine böyle günlerden bir gün gazetede ilanını gördüğü sergiye gider. Bu sergi Raif’in hayatının dönüm noktası olacaktır. Bu sergide gördüğü bir tablodan çok etkilenir. Güzel bir kadının portresi olan bu tabloyu görmek için Raif her gün sergiye gider. Yine tabloyu seyrettiği bir gün yanına bir kadın gelerek Raif’e neden her gün tabloyu seyrettiğini sorar. Raif kadının yüzüne bakmadan tablodaki kadını annesine benzettiği yalanını söyler.
Raif, bir arkadaşı ile gezerken sergide konuştuğu kadına denk gelir. Sonraki gün, kadını gördüğü yerde onu beklemeye başlar ve kadın geldiğinde onu takip eder. Kadının Atlantik adında bir gece kulübüne girdiğini görür. Raif, kadının arkasından gece kulübüne girer ve takip ettiği kadını sahnede görür. Kadın sahnede keman çalıp şarkı söyledikten sonra Raif’in masasına gelerek adının Maria Puder olduğunu ve sergideki resmin kendi portresi olduğunu söyler. Bu tanışma olayından sonra Raif ve Maria Puder arkadaş olurlar. Maria Puder, Raif’i en başından aralarında duygusal bir yakınlaşma olmayacağı konusunda uyarır. Ancak Raif için çok geçtir. Bu arkadaşlık süresince birçok kez buluşup park ve bahçelerde dolaşırlar. En sonunda Maria Puder’de Raif’e aşık olduğunu kabul eder. Bu ikilinin birlikteliği Türkiye’den gelen bir telgraf ile yarım kalır. Telgrafta Raif’in babasının öldüğü ve işlerin başına geçmesi gerektiği yazılıdır. Raif, Havran’a döner ve işleri düzene soktuktan sonra Maria’yı yanına aldırmayı planlar ve bir süre mektuplaşırlar. Ancak Maria’dan gelen mektupların arkası kesilir. Raif, Maria’dan hiçbir haber alamaz ve terk edildiği kanaatine varır. Eski, sessiz hayatına geri döner.
Raif, yıllar sonra Maria Puder’in kuzeni ile karşılaşır. Kuzeninden Maria’nın yıllar önce öldüğünü ve yanındaki kız çocuğunun Maria’nın kızı olduğunu öğrenir. Raif, bu kız çocuğunun kendi kızı olduğunu anlasa da hiçbir şey yapmaz ve trenin arkasından kızının gidişini izler.
Kürk Mantolu Madonna Romanının Kahramanları
Kürk Mantolu Madonna romanında ilk olarak anlatılan kısımda Rasim ve Raif Efendi’nin yanı sıra Rasim’e iş veren Hamdi Bey, Raif Efendi’nin eşi Mihriye Hanım, kızları Necla ve Nurten, baldızı Ferhunde Hanım ve Ferhunde’nin eşi Nurettin yer alır. İkinci kısım yani esas hikaye ise Raif Efendi ve Maria Puder’i anlatır. Bu başlık altında gerekli gördüğümüz Rasim, Raif Efendi ve Maria Puder’i anlatacağız.
Rasim: Romanın esas hikayesini öğrenmemizi sağlayan Rasim’in, Hamdi Bey ile olan diyaloglarından gençliğinde şiir ve edebiyat ile yakından ilgili olduğunu fark ederiz. Raif Efendi’yi ilk gördüğünde çok etkilenir. Raif Efendi’nin yaşlı yüzünde birçok yaşanmışlık olduğunu düşünür ve bu düşüncesi Rasim’i Raif Efendi’yi tanımaya iter.
Raif Efendi: Sessiz, sakin, gerekmedikçe konuşmayan yaşlı bir tercüman. Tercümanlık yaptığı iş yerinden aldığı az bir maaşla kalabalık bir aileyi geçindirmeye çalışır. Ancak bu çabasına rağmen ailesi tarafından bile ezilir ve eleştirilir. Havran’da doğup büyüyen Raif Efendi, gençlik yıllarında da çok farklı biri değildir. Okuduğu romanlardan etkilenen ve bu romanlarda yazanlarla ilgili hayaller kurarak geçirdiği bir gençlikten sonra babasının onu Avrupa’ya gönderme teklini düşünmeden kabul eder. Çünkü okuduğu romanların çıkış yeridir Avrupa.
Maria Puder: Atlantik adlı gece kulübünde keman çalıp şarkı söyleyen, her anlamda güzel ve zeki bir kadındır. Çalıştığı iş dolayısıyla erkekler hakkında öğrendiği tek şey erkeklere güven olmayacağıdır. Kendini ne kadar zorlasa da hiçbir erkeği sevemez. Maria Puder’in bu ön yargılarını Raif Efendi kırarak kalbini kazanmayı başarır.
Kürk Mantolu Madonna Romanında Mekan
Kürk Mantolu Madonna romanında Rasim ve Raif Efendi’nin yaşadıkları Ankara’da; Rasim ve Raif Efendi’nin çalıştığı iş yeri, Raif Efendi’nin evi, Rasim’in kaldığı pansiyon Esas hikayenin anlatıldığı Almanya’da ise; Raif Efendi’nin kaldığı pansiyon, Maria Puder’in portresinin bulunduğu resim sergisi, Maria Puder’in evini romanda geçen olayların yaşandığı mekanlar olarak sıralayabiliriz.
Kürk Mantolu Madonna Romanının Zaman
Kürk Mantolu Madonna romanında zaman geçişleri geriye dönüktür. Ankara’da başlayan roman Rasim’in, siyah kaplı defteri okumaya başlaması ile geçmişe döner ve romanın esas hikayesini bize anlatır. Kürk Mantolu Madonna romanında esas konunun geçtiği yıllar Anadolu’nun işgal altında olduğu ve Kurtuluş Savaşı hazırlıklarının başladığı mütareke dönemine denk gelir.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.