Cesaret ile ilgili deyimler
Aslan kesilmek; aslan gibi güçlü ve cesur duruma gelmek.
Başı dik olmak
1) Onurlu, gururlu olmak;
2) Cesur, yürekli olmak:
Daima başı dik olacak, idare dâhil, kimseye boyun eğmeyecekti. - K. Korcan.
Yüreklilik göstermek; korkmamak, cesur davranmak.
Yüz aklığı göstermek; bir işte başarıya ulaşmak:
Arkadaşları arasında sivrilmiş, birçok savaşlarda yüz aklığı göstermiş cesur bir kaptandı - F. F. Tülbentçi.
(birinden veya bir şeyden) Cesaret almak (bulmak); herhangi bir durumdan, davranıştan güç almak:
Biraz da bu tanışıklıktan cesaret alarak konuşmak istiyordum kızla. - A. Ümit.
(birine) Cesaret gelmek; yılgınlığı gitmek, yüreklenmek.
(birine) Cesaret vermek; birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklendirmek:
Ben size ne cesaret verdim ki bana böyle bir teklifte bulunabiliyorsunuz? - N. F. Kısakürek.
(birinin) cesaretini kırmak; yürekliliğini gidermek, korkutmak. Zekânız size yardım etmez, bilakis cesaretinizi kırar. - R. H. Karay.
Cesaret göstermek; yürekli davranmak.
Cesarete gelmek; yılgınlığı gitmek, yüreklenmek.
Cesaretini toplamak; kendine güven duygusunu, yürekliliğini ve atılganlığını bir araya getirmek. Bir gün bütün cesaretini toplayıp beyefendiye gider. F. R. Atay.
Gözünü karartmak; bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek:
Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu. - E. Şafak.
Gözünün içine baka baka; cesaret ve soğukkanlılıkla.
Ha gayret; kuvvet vermek, cesaretlendirmek, yardım etmek için söylenen bir söz.
Kuvvet bulamamak; cesaret edememek.
Mangal gibi yüreği olmak; cesareti çok olmak. Sen bana iyi baksana, bende mangal gibi yürek var! - O. Kemal.
Yürek vermek; yüreklendirmek, cesaretlendirmek.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.